Optimize Edilmiş Aşklar
Seviyor sevmiyor diye sayıklanan papatya fallarının hepimizin hayatında bir durağı var. Gelip geçen yolcuların kim olduğundan bağımsız her gelenin ve gidenin kafasındaki birbirine yakın:
Acaba beni seviyor mu? Gerçekten onu seviyor muyum? ♦
İnsanoğlu sevmeyi de sevilmeyi de çok istiyor. Her şeyi ölçüp biçtiği için sevgiyi de tartıp etiketlemek, kıyaslamak ve hayatında ona göre bir rafa koymayı tercih ediyor. Haliyle kendini bildi bileli bunu sorguluyor:
Ailende kimi daha çok seviyorsun?
En sevdiğin arkadaşın kim?
Hangi takımı seviyorsun?
En sevdiğin şehir, en sevdiğin renk, en sevdiğin yemek hangisi ve daha nicesi…
Bitmek bilmeyen, merak ve tutkuyla kavrulan yegane bir mesele. Dosta danışılan, uğruna istihdam yaratıp kahve zinciri kurduran, filmlere konu, savaşlara sebep olan mühim mesele; sevmek ve sevilmek. İnsan sevdiği yetmediği için mi sevildiğini bu kadar merak eder acaba? Yoksa sevgisine karşılık görünce mi tamamlanmış hisseder?
Merak had safhada, sözün özü arz da talep de zirveye oynuyor. Dating app’ini duyurunca dünyanın seyrini değiştirebileceğine inandığımız Facebook ve ekmeğini veriden çıkartan saz arkadaşları hayatımızın dönüştüğü bu yüzyılda en çok merak edilen sorulardan birine cevabı veriyle sunabilir mi?
Sevdiğin seni yüzde kaç seviyor?
Öyle saçma şey olur mu diye iç geçirmeden evvel nefeslenip şöyle bir düşünelim, hayatımızın yüzde kaçı artık sayısal olarak açıklanabilir?
Aldığımız besin, tükettiğimiz enerji, attığımız adım, gezdiğimiz sokak, ilgi alanlarımız, çekici bulduklarımız ve yüz yüze gelince kalp ritmimizi kıpır kıpır eden o kıymetli…
Profillerini inceleme sıklığı, mesajlarına cevap reaksiyonu, ona ve kalanlara ayırdığı zaman, fotoğraflarına bakma süresi derken bu virgülün sonu yok; her geçen gün satırlar teknoloji geliştikçe hızla doluyor. Daha evvel sevdiklerimiz ve bizi sevenlerden kim bilir belki de korelasyona kadar varabilecek analizler yapılabilir.
Buradaki kilit nokta; yukarıdakilerin belki tekil değeri olmayabilir fakat anlamlı parçalar bir araya geldiğinde ortaya çıkan sonuçla şoka uğramak mümkün.
Gönül işlerine rasyonelliği pek yakıştırmasak da şöyle bi bakınca farkında olmadan neler neler yapıyoruz:
Bak tam senin tipin…
Birbirinize çok yakışıyorsunuz…
Onların işi zor…
Bu yargılara varırken hangi kriterleri değerlendiriyoruz? Aslında kulağa süslü gelse de tecrübe ettiğimiz verileri süzgeçten geçirerek yapıyoruz.
İşin magazin kısmı bir yana, bu ölçüm bugün piyasaya sürülse gerçekten bunu bilmeyi ister miyiz? Gazete küpüründen ilişki falı bakanları tenzih ederek gerçekten ister miyiz talep eder miyiz kısmını düşünüyorum. Merakımıza yenilmekle meşhur canlılarız ama vadedilen full optimize hayatlar inşa edilmeden bu verilerin ışığında sağlıklı sevgi ölçümleri yapabilmek piyasalarda sükse yapacak olsa da şimdilik yanıltıcı olacaktır. Ama gün gelip veri analiz araçlarının ustalık dönemine geçtiğimizde bu yüzdeyi artıran veya düşüren değerlerin sayfa sayfa raporlarını okuyacak nesiller olabilir.
Yarım kalmayan sevgilerimize…
